cerrah var 2 tane
inşaat çı var
dededen kalan çok var

cildiye doktoru var, paraya para demiyor, bir de dededen mal mülk sahibi olanlar var mesela şehrin muhtelif yerlerinde önemli dükkanlara sahip olmak gibi. kirayla geçinmek anlayacağın.

Eskiden tamamen kuyumcu diyebilirim. Biz de onlardandık

sanayici

Bence zenginlik kriteri yatının olup olmamasıdır. Yoksa ayda 5-15 bin alan insana zengin değil de yüksek gelirli denilebilir. Çevremde yatı olan hiç tanıdığım olmadı.

Eczaci hekim ya da cok saglam baglantilari olan muteahhit. Bunlarin fakirini gormedim. Bazisi ultra acayip parali.

Sanat galerisi sahibi
Yaş ve kuru Pasta fabrikasi sahibi
Mühendis
Yabanci ulkenin birinde Kokain ticaretini elinde tutan biri.

çoğunluğu patron çeşitli alanlarda (bunların da çoğunluğu tekstilci) mali müşavir ve yeminli mali müşavir de çok var. doktor ve mühendis vb. genelde orta halli kalıyor ilk grubun yanında.

pilot

Sanayici, ek olarak gayrimenkul işinde. Tabi bunlar benim bildiklerim kim bilir başka hangi tarakta bezi vardır.

Biro Tekstilci, biri maden işletmecisi

Özel hastanede çocuk doktoru

karı koca avukatlar, aileden zengin sayılmazlar. 20-25 yılda üç dört tane müstakil ev, iki tane bmw, orta halli bir büro satın alacak kadar bir servet edinmişler ama. musluğun başına geçmişler, çoğu kuruma danışmanlık yapıyorlar, kendi kendine gelen çok az, müvekkiller sürekli oradan buradan tavsiyelerle geliyor.

yalnız özel okul için devletten teşvik isteyecek kadar da fakirler.

şimdi düşündüm de çevremde bile zengin yok lan.

iliklerimize kadar orta halliyiz.


bir tane tanımış olabilirim ama emin de değilim zengin mi değil mi diye, sanayiciydi.

en.wikipedia.org

altta full liste var. elbet zevkine uyan bulursun bi tane

edit : adgshfad oyunun adı oymuş :D bulman zor onu ya.

bu oyunun kutu versiyonunu bir ara ben de çok araştırmıştım ama TR'de bulmak, bulsan bile oynamayı bileni bulmak çok zor. Yalnız ebay ya da benzer yerlerden sipariş verilebilir.

nasıl olduğu umrumda değil ben gitmeyi düşünüyorum (: fragmanı heyecan verici

:) evet ben de öyle düşünüp gideyim dedim. Ama imdb de puan veren sayısı az. O sebepten bir soru işareti oluştu

Fragman heyecan verici. Bence gidilir ))

çok iyi olduğunu söyleyemem.Dağcılığa ilgim yok, o yüzden de heyecan vermemiş olabilir.Ama ekşi sözlükteki genel kanı da hikayenin iyi işlenmemiş olması.
Tavsiyem, gitmeyin

ben gittim beğendim. bence gidilebilir.

Gidilir izlenir. Daha iyi anlatılabilirdi evet ama.

gerçek hikayeyi temiz, duru bir şekilde filme aktarmayı başarmış belgesel tadında güzel bir film; az çok dağcılık ile uğraşmış insanlara sahneler yakın ve daha anlamlı gelebilir. filmin sonuna doğru çok duygusallaşıyorsunuz, olayların gerçek olduğunu bilmek insanı daha da çok etkiliyor.

Klişelerinin arka arkaya geldiği, sürekli insanların birbirini kurtardığı hollywood sahneleri yok, evet; bu yüzden beklentilerinizi değiştirerek gitmeye çalışın.

bununla ilgili birkaç yoga hareketi var, buradan hareketi tarif etmem mümkün değil google'da "yoga improves concentration" diye aratırsan sonuçlar işe yarar.

nescafenin soğuk kahvelerinden günde 2 ila 4 tane, redbull, kola

tabii bir süre sonra vücudun komple iflas edebilir, çarpıntı yaşayabilirsin.

tavsiye ettiginiz ilac, besin takviyesi, supplament var mi peki?

müşteri hizmetleri herşeyin mümkün olabileceğini söylemiş zaten. nasıl bir cevap bekliyorsun burdan?

geç git bişey olmaz. müşteri hizmetleri tabi öyle diyecek çünkü bu aq pegasusu o kadar kalitesiz bir firma ki hiçbir konuda müşteriye güvence vermeye yanaşmaz. ben 2 saat rötar yiyip ona göre gittim, sonra havaalanında 2 saat daha rötar yedim. pegasusun uçakları her türlü rötarlı kalkıyor.

bence o saatten bile geç kalkar uçak muhtemelen. pegasus yoğunlukta feci sıçışlarda, bayramda falan hele piiu

ertelemeyi geri almak için de haber vermeleri gerekir, daha erken kalkacağını sanmıyorum, eğer uçağınız sabiha gökçen'den ise daha da rötar yapabilir, bu aralar sabiha gökçen'de sürekli rotar oluyor tüm uçaklarda.

imkansız, geri çekilmez. ama daha da sarkmasını bekle, bu aralar sabiha gökçen çok karışık.

rötarın nedeni ya uçağın istanbula geç gelmesi yada arızadır.
Arıza durumunda kesin bilgi verilmez.

Ancak uçak geç gelecekse çözümü ya yerine bir uçak bulmak yada yolcuları mecburen bekletmektir. Ellerinde uçak olmadığından peşin rötarı bilgilendirmişler. Anlık değişir dediği doğrudur bi an uçağın biri boşa çıkabilir rötar iptal olabilir.

19.55 oldu binis kapidayim daha acilan bisey yok :P

işi kaybetme riskini alıp alamayacağınıza bağlı. yaşadığınız koşulları bilemediğimden sizin için bir şey söyleyemem ama benim işe ihtiyacım olsaydı ielts ile gelecek ekstra ücreti gözüm görmez 10 ekimdeki sınavda paşalar gibi geçer işime başlardım.

Iki haftada 7,5a cikartacaksin yani?

eğer 24 ekimden sonra sınava giremeyeceksen yani iş yeri senden bir an önce bu sertifikayı istiyorsa 24 ekimde gir. nasılsa 10 ekimin sonuçları 23 ekimde açıklanacak ve sen 24 ekimdeki sınava kayıt için geç kalmış olacaksın.

bence 24 ekimde gir, 6 yı garantile. sonra tekrar çalış 7.5 al. aldığında da maaşın güncellenir.

www.examenglish.com

6 ile 7.5 arasinda bayagi fark var. 2 haftada olacak is degil.

Açıkçası günde 1-2 saat çaba ile ielts teknikleri üzerine yoğunlaşırsan hiç çalışmamaya göre 2-3 haftada 1-2 puan artırabilirsin

170 i ara.

Bimer'e şikayet edebilirsin.

170'i araman ya da işyerinin bağlı bulunduğu sgk'ya dilekçe vermen gerekiyor. Tabii ki kanıtlaman gerekiyor, sonuçta gerçekten asgari ücretle çalışan birisi de aynı ihbarı yapabilir.

Kanıtlama işi duruma göre çok zor olabilir. Mesela ücretin geri kalanını elden alıyorsan, herhangi bir makbuz vs. yoksa biraz zor. Ama ücretin geri kalanı mesela patronun kişisel hesabından falan aktarılıyorsa kanıtlayabilirsin. En kolay yöntem ise sgk'nın taban ücret belirlediği mesleklerden birini yapıyor olman. Bazı meslekler için belirlenen taban ücretler var. Mesela sgk diyor ki bir doktorun, mimarın asgari ücretle çalıştığına inanmam en az 2000 lira veriyorsundur. Mesela inşaat mühendisiysen ve mühendis olarak çalıştığın belliyse kanıtlamak için hiç bir şey yapmana gerek yok şikayet etsen yeter, gelip tespit ederler. Çünkü sgk'da mühendis olarak değil de çaycı, sekreter olarak falan bildirilmişsindir.

Ceza olayı da brüt asgari ücretin iki katı (iki bin küsur) oluyor. Ama geriye doğru da yaptırım uygulanabiliyor. Yani mesela 2 yıldır mühendis olarak çalıştığın kanıtlanabilirse patronun geçmişteki 2 yıllık primlerini olması gereken maaşına ulaşacak şekilde gecikme zammıyla beraber tamamlıyor. Ayrıca maaşın gösterilenden yüksek olunca gelir vergin de artacağından geçmişte ödemediği vergileri de gecikme zammıyla beraber ödüyor.

Kısacası kanıtlayabilirsen en az 2 bin küsur lira ceza alır ve bundan sonra (kovmazsa) primlerini düzgün yatırmak zorunda kalır. Geriye dönük olayından kurtarma ihtimali var.

işten kovuldum zaten 300-400 kişi çalışıyor firmada nerdeyse hepsi asgari ücret alıyor görünüyor. elden zarfla veriyorlar kalan ücreti o yüzden kanıtlama şansım yok malesef.

şahit falan olmuyor mu?

İşe iade davası aç.

Şahitle olur, tabii her şey hakimin vicdani kanaatine bağlı, böyle bir haksızlık olduğunu düşünürlerse kanıta, ispata bakmama hakları var. Bir de genelde iş mahkemeleri işçi lehine sonuçlanır, devletin güçsüz kesimi koruması gibi bir şey.

Şahitle de oluyor ancak aynı işyerinde çalışan 2 tane şahit olması gerekiyor. Bu şartları taşımayan şahitlere, hele ki işveren aksi yönde şahit gösterirse -ki o kadar büyük bir yerde kesin bulur öyle birilerini- mahkemenin lehine karar verme ihtimali düşük. Yani seninle birlikte kovulan iki kişi daha varsa mesela üçünüz birbirinize şahitlik yapabiliyorsunuz.

170'i arıyorsunuz. Durumunuzu anlatıyorsunuz. İşyerinin adını adresini falan istiyorlar. Onları veriyorsunuz. Soruşturma başlatılıyor haklarında. Eğer usulsüzlük tespit edilirse ağır cezalar alıyorlar.

bir onceki surumu indirip telefona yukleyebilirsiniz.
(bkz: nexus root toolkit)

Bu işlemin bir riski var mı? Daha önce hiç root yapmamış bir kullanıcıyım.

garantiniz bittiyse kullanin, root atmak garantiyi bozuyor.

root atmak garantiyi bozmaz sadece garantiye gönderirken root'lu olmamasına dikkat edin.

htc m9, note 5 falan

Ihtiyaclarini karsilayan telefon

çok param olsa ben sony xperia z3+ alırdım. olmadığı için sony xperia c4 aldım.

Davetiye bulursan one plus one 2

Kime göre neye göre bu soru. Her insanın ihtiyacına göre değişir bu durum.

nexus 5

nexus 5

7-10 günlüğüne gidiyorsanız tabii ki Moskova'ya da gidin. Trenle gidebilirsiniz.
Para işlemleri için ben oradaki havaalanında atm'den normal hesabımdan çekiyorum, 6-8 lira falan kesiyor, ondan ona çevir, dövizci ara vs problemler olmuyor ama adım başı döviz bürosu var.

St. Petersburg için konuşacak olursam 4-5 günde anca gezersiniz, kredi kartı kullanılıyor, yanınızda ruble bulundurun, Petersburg'da akşam kanal gezintisi oluyor bir botla, bu imkanı bulursanız değerlendirin. Bir de gitmeden önce bu şehirle ilgili kitaplar okuyun.

tek diyeceğim şey, insanlarla iletişim kuramamaya hazırlıklı olun. ingilizce bilen birine rastladığınızda öpüp başınıza koyasınız geliyor.

nisan ayında moskova'ya gittiğimde, eylüldeki operaya bilet vardı en yakın, öyle dedilerdi gişeden. sold out olma ihtimali yüksek opera ve balelerin.

yanınıza ise ruble alın.

moskova'da gece gitmelik çok fazla mekan/pub var. eğer moskova'ya gidiyorsanız önereceğim lumberjack (kitay gorod'da ve kokteylleri çok başarılı) ve carabas (park kultury tarafında, en beğendiğim mekan olabilir moskovada).

Teşekkür ederim arkadaşlar.

Gidip dönmüşken kafamdaki sorulara bir de ben cevap veriyim.

1-) Git. Uçak fiyatları gayet uygun ama havalimanından merkeze nasıl gideceğinin hazırlığını yap.

2-) St. Petersburg için Nevski harika, Moskova'da kızıl meydan yakını yerler uygun.

3-) 30 günlük vize alıyorsun. Girişte pasaportun içine koydukları kağıdı kaybetmedikten sonra kafan rahat olsun.

4-) Ruble uygunken Türkiye'den almak mantıklı, kredi kartı oldukça yaygın

5-) Petersburg'da St.Petersburg kart var ama biraz pahalı. İyi incelemek lazım. Eğer öğrencilik varsa ISIC kartını mutlaka al. Müzelere ücretsiz veya yarı fiyatına girebilirsin.

6-) Bunun cevabı çok uzun, ilgilenen varsa mesaj atabilir.

7-) Google'da kolayca bulabilirsin. Her salon kendi sitesinden bilet satışı yapıyor. İlgin varsa mutlaka ama mutlaka git.

Dubai 'yi tercih ederdim. Seni buralarda tutan birşey yoksa tabi.

Sıcak ve uzak bir yer olması beni karamsar etti. Bir de Türkiye'de sigortam ödenmeyecek

şeyetseler gitmem diyemiyorum ucunda birikim yapmak var.

1500 tl için gittiğine değmez, yaşanacak yerler değil.

Burada yılda 84 bin alacaksın orada 102 bin doğru anladıysam? İşin ofis işiyse git bence. Sıcağı etkilemez kendine izole bi yaşam alanı oluşturursun. Türkiye'den çok da farklı olmaz burada çok sosyal biri değilsen. 2 yıl sonra daha da rahat edeceksin madem yükselme şansın da varsa git.

ben giderim. türkiye'deki sigortanı da kendin yatırırsın...türkiye'den uzak olmuş olursun. saçma sapan şeylere kafanı takmamış olursun.

Dubai'de kiralar ve yaşam maliyeti bayaa yüksek yalnız. Onu bir araştır, iki maaş denk geliyor bile olabilir. Öyleyse gerek yok bence.

Dubai pahalı ,aradaki maaş farkı az ,bence gitme .

Gidilir, +1500 lira olsa da Dubai'de yaşam daha ucuzdur, en azından benzin ucuzdur. Bir 5 yıl geçirip bile gelinebilir. Bu arada sektör nedir?

bana pek cazip gelmiyor açıkcası oralar. avrupa da herhangi bir kasaba, şehir olsa anında giderdim.

ama dubai'de insan eliyle yapılmış bir şehir zaten nefret ettiğimiz ortadoğu kültürü orada epey yaygın evet çok yabancı var ama zaten istanbul'da çok iyi kazanıyorsun güzel bir hayat sürme imkanın var. en azından istanbul'un iklimi güzel ve hsonları güzel tatiller yapabilirsin.

ama dubai den sıkılıp gideceğin yer yok abu dhabi var en yakın orası da aynı

hiç düşünme. dubai'ye git.

Nefret ettiğimiz orta doğu kültürünün yaygın olduğunu iddia eden hayatında Dubai'ye gitmemiştir herhalde. Gram alakası yok. Zaten araptan çok ingiliz var, amerikan var.

kira diyen arkadaşlar adam yukarıda yazmış kira yardımı dahil diye...

Dubai tabii ki de. Biraz sıcak o yüzden kapalı alanlarda geçiyor hayatın ama aşırı temiz ve zengin bir yer.

Öncelikle dalga geçmiyorum ancak pasta spatulaları var onun ucuna krem sürüp sırtına sürmeyi deneyebilirsin, hiç denemedim yatırım tavsiyesi değildir ama bence olur:

ecx.images-amazon.com

Biraz uğraşınca elinizle sırtınızın her bölgesine erişebiliyorsunuz.

Tchibo'da sirta krem surme aparati var, kremi icine doldurup sopasiylan sirtinda gezdiriyorsun. Surekli kullanman gereken bir kremse bence al.

aha tam olarak bu hatta: www.tchibo.com.tr

indirimdeyken hiç kaçırma bence

US Polo'da indirim zamanı 40 liraya bulabilirsin, ben seviyorum oranın t-shirtlerini.

www.kaft.com

mavinin polo yakalari bana tam oluyor. zayifin slim fit onlar guzel duruyor bende

Kart bence parasına değen bir iş yapmıyor yakası da yamuluyor birkaç güne

h&m den aldım geçen memnunum

defacto'da ucuza 10-15 liraya organik t-shirtler var, ayrıca decathlon'da da yine 15 liraya organik t-shirtler var. Bunları deneyebilirsin.

m.morhipo.com aha o bahsettiğim çizgi ikinci fotoğrafta tam göğüsten başlayan şey. Hadi bunda yine az belli oluyormuş bende bunun bin katı falan çok mu bol çabuk mu sünüyor anlamadım

Maviden alma bence.yakasiz tisortleri gercekten cok kalitesiz.2 yikamadan sonra evde giymelik tisorte donusuyor.
--poloya,sabri ozele veya pierre cardin'e bakabilirsin.
--boyner ykm gibi yerlere bakabilirsin

her şeyle ilgilenen bilimadamları yüzyıllar öncesinde kaldı. kişi kendi dalı dışında pek bir şey bilmese de yine bir şeyler üretebilir. ne düzeyde üretir onu bilmem ama.

Bilim yapmak için bunlar mı gerekli? Matematiği çok iyi derecede bilmiyorlardır. Fiziği de çok bildiklerini sanmıyorum. Kimya ve biyolojiyi iyi derecede biliyorlar.

Tıp doktorları sonuçta zamanında üniversite sınavında ilk 10.000 e girmiş insanlar. Şu anda geri kalan uni mezunlarından eksiği yok fazlası vardır.

fizikçi matematikçi tıbbı ne kadar biliyorsa tıpçı da o kadar biliyor
nasa'dakilerin virüs yapısını falan bildiklerini sanmıyorum :) adamlar plüton'a araç gönderebiliyor ama

"nasa'da dohtor çalışmıyor mu yaeeee" diyenler için açıklama editi: elbette mikroorganizmalar açısından mikrobiyologlar çalışır, astronotların sağlığı için doktorlar çalışır. ama uzay mekiğini bu adamlar dizayn etmez, uzaya göndermeyi hesaplamazlar.

üniversitede fizik ve matematik görmüyoruz. sadece biyofizik ilk dönemde uyduruk bir ders olarak vardı. ama biyokimya 2 sene görülüyor, temel bilimlerden önemli bir tanesi.

nasıl bilim yaptıklarına gelirsek, kendi konularıyla ilgili çalışma yapıyorlar tabi ki. bilim dediğiniz şey sadece uzay mekiği göndermek değil. nasa'da çalışan doktor da yoktur zaten.

Üniversite sınavındaki bilgilerle malesef bu işler olmuyor.
Temel tıp bilimlerinde biyoloji kimya fizik mezunu akademisyenler bulunmakta ve tıp doktorlarıyla beraber bilimsel çalışmaları multidisipliner yürütmektedirler. Temel tıp bilimlerinde çoğu profesör kimya fizik biyoloji mezunudur. Mühendis de bulunmaktadır. .Temel tıp bilimlerinde bütün dünya bu yolu izlemektrdir.Ama bu ülkemizde dışlanmayıda beraberinde getirmektedir.

La noix geçen yıl nasada mikrobiyoloh olarak çalışan bikim adamının konferansına katılmıştım. Bu işler multidisipliner işler. Öyle lise ve üniversite bilgi ve düzeyiyle olmuyor. Çok komplex ve her dalı içinde bulunduruyor

@intihar soruyu okudun mu?

"tıp doktorları fizik kimya matematiği biliyor mu?" "bilmiyolarlarsa nasıl bilim yapılıyor?"

tıpta bilim yapmak için matematiğe gerek yok. matematik gerekirse fayfim'in de dediği gibi matematikçiyle BERABER çalışırsın. nasıl nasa'da senin konferansına gittiğin adam uzay araçlarının ince hesaplarını yapmıyorsa, birileriyle BERABER çalışıyorsa tıpta da böyle.

sen soruya değil, cevap verenlere cevap vermişsin

ayrıca bilim denilen şey düşünce ve merak ile başlar. hiçbir konuda detaylı bilgin olmayabilir, "yau şöyle olsa nasıl olur"dur bilim. o soru üzerine düşünürken zaten bilgin artar

soru açık "Bu üç bilimi doğru düzgün biliyorlar mı bilmiyorlar ise nasıl bilim yapıyorlar?", bu sorudaki kritik sözcük "doğru düzgün";

Yani daha hücrelerdeki kimyasal tepkimelerin üzerindeki atomik boyuttaki fizik, kimya ve matematik bilgisini bilmeden nasıl oluyor da bilim yapabildiklerini merak ediyorum.

La noix kızma ben bişsey demedim :) haklısın
Evet ven cevaplara cevap verdim. Sorunun cevabı ztn verilmiş. 3 yıl ihtiyaç duydukları temel tıp bilimleri eğitimini alıyorlar. Ama bu daha çok teori ve ezber olduğu için unutuluyor. Tus'dan yüksek puan alanlar bile uzmanlık eğitimine başladığında sıkıntı çekiyor.
Bu arada tıp alanında bilimi 2-3 ülke yapıyor. Diğer ülkeler seyirci modunda.

Biyokimya, biyofizik alanlarından haberin var inşallah.

Onun dışında fizik teoremi, türev integral almayı gerektirecek bir alanla uğraşmıyorlar zaten, antropologların da matematik bildiğini sanmıyorum ama çatur çutur bilim yapıyorlar.

Fiziğe yeni başlamış eleman heyecanı sezdim sende :D

araştırma yapanların bir çoğu istatistik biliyor. onun dışında quantum fiziği falan diyorsan hobi olarak ilgilenen dışında kimse bilmiyor diyebilirim

Hekimler bilim yapmaz o yüzden de temel bilimleri çok iyi bildiklerini sanmıyorum. Ama araştırma yapacak adam da zaten bunları öğrenir. Ayrıca tıp bir temel bilim değil, uygulamalı bilim.

Ayrıca bilim multidisiplinerdir ama herkes tüm temel bilimleri bir seviyede bilmek zorundadır. Temel bilimleri bilmek demek ufuk demektir, bilimin temelini de bu oluşturur.

biliyoz. hatta dönem birincimizin hobisi matematik sorusu çözmekti. matematik yüzeysel kalsa da fizik-kimya-biyolojide fen edebiyatta okuyanları bile sallarız.

çünkü össde full yaptık hepsini. demek ki hepsini biliyoz. ama bilim yapmıyoz. zaten bulunmuş ilaçları teşhis edilmiş hastalıklar için kullanıyoz. bilim adamı değil ameleyiz.

" hekimler bilim yapmaz "

peki.

zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır :P

max 5-15 dakika süreceği için, çok yorulmazlar :)

"e bir de muhafazakar insanlar" demişsin, sorunun cevabı burda gizli. muhafazakar insanlar dediğine göre, muhtemelen ömürlerinin büyük bir kısmını o gerdek gecesi yapacakları seksi bekleyerek geçirmiş bu insanlar. o yorgunluk vız gelir tırıs gider :)

Gerdekte yoruluyorlar demiyorum, düğün hazırlıklarının getirdiği stres+fiziksel yorgunlukla gerdeğe girmek zorunda mı hissediyorlar, o birliktelik kötü geçmez mi? yarına neden bırakılmaz mesela bunu merak ediyorum ve özellikle evlilere sordum :))

hhhhahhaahaha gezegen le bugünkü nun yorumlarına bittim +1000 veriyorum.

yarına bırakmazlar çünkü cinsel açlık vardır muhtemelen. şimdi bana kızanlar olacak muhafazakarlar cinsel açlık mı çekiyor diye, birbirimizi kandırmayalım 25-30 sene kimseyle beraber olmayan herkeste cinsel açlık olur muhafazakar olsun olmasın.

ya bebeğim sen çok merak etme :D zaten birbirini arzulayan insanlar bunlar. tabi önceden münasebet olmadıysa. o yorgunluk 3-5 bişey görmeye bakar. sen raad ol.

@kaptan hah işte bilmiyorum, kendilerine de soramayacağııma göre duyuru'ya geldim.

Ay teşekkürler, beklediğim cevap buydu ^^ @minik

valla biz yorgunluk falan dinlemedik yaptık :) bir de muhafazakar da değildik yani önceden yapmışlığımız da vardı. düğün bitti 1 de sonra başka mekana gittik 3e kadar falan da orda takıldık sonra otele gittik ona rağmen oluyor yani aşslslsl
ps:bir de baya içmiştik.

lan ben o kadar hengamenin üstüne gelin topuzu yapılmış saçtan 2 saat tel toka çıkardım tek tek. sen ne diyosun?

Erkek domine eder o durumu, dert etme sen.

yüzme olabilir hocam. ayrıca fitness da uzun vadede çok kolay kilo vermeni sağlar.

eksisozluk.com

eğer gerçekten sağlıklı bir şeklide kilo vermek istiyorsanız bence aşağıdaki adımları uygulamalısınız.

1- öncelikle bir kardiyologa görünüp efor testi + eko + ekg yaptırmanızı öneririm. spor yapacaksanız öncelikle sağlıklı olduğunuzu, kalbinizin durumunu ve vücudunuzun efor sürecinde nasıl tepkime verdiğine bakarak olası bir tıkanıklık durumunuzu da tespit etmiş olursunuz. yani bir nevi bence önce bir check-up yaptırın.

2- daha sonra bir diyetisyene gidip diyet sürecinizi programlamalısınız. zira kilo vermek düzen ve diyet işi.

3- spor yaparken de ilk 3 - 4 ay sadece günde 45 dakika yüksek tempolu yürüyüş yapmalısınız.

çokça kilo vermiş sonrasında yine almış (alkol sebebiyle) biri olarak diyebilirim ki tek başına spor kilo verdirmez. hele ki kısa vadede hiç verdirmez. diyet ve sporun iç içe geçtiği uzun vadeli bir program ve düzen lazım.

öncelikle siz hiçbir şey yemeseniz ve diyetinize dikkat etseniz de vücut kilo vermez. zira kilo vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. vücut yaşam ve yemek sonucu ortaya çıkan asidik çöpleri, sağlıksız beslenme ya da hareketsizlik sebebiyle atamadığı zaman onları yağ ile sarmalayıp göbek çevresine paketler. dolayısıyla yağ le paktlenmiş bu asidik çöpler vücuda zarar veremez hale gelir. spor yapınca vücut yağ yakar ve paketlenen bu asidik çöplerin tekrar dolaşıma karışma riski vardır. metabolizma bunu istemediğinden kilo vermeyi mümkün olduğunca geciktirir.

konuyu uzatmadan diyebilirim ki hergün 2 büyük bardak sebze suyu içip, günde 45 dakika hızlı tempoda yürürseniz 4 ile 6 ay arasında sağlıklı bir şekilde kilo verme ritmini tutturursunuz.

sebze suyu hazırlarken de yeşil sebzeleri ve limonu tercih etmeniz daha yerinde olacaktır. (salatalık, kabak, marul, biber vs sebzeleri limon ile birlikte bir meyve sıkacağında sıkıp, limon ekleyip içeriğe de 1 tatlı kaşığı da zeytinyağı koyup günde 2 defa yemeklerden 1 - 2 saat önce içebilirsiniz. bu karışım sizi hem tok tutacak hem spor sonucu ortaya çıkacak asidik ortamı daha alkali hale getirecektir. aynı şekilde zeytinyağı da doymamış yağ olma özelliği ile asitler ile mücadelede fayda sağlayacak dolayısıyla metabolizmanın yağ yakma sonucu asidik ortamın artması yönündeki endişesi sonucu kilo verme ve yağ yakmayı engellemesi sürecini yavaşlatacaktır.

bir önemli husus da uykudur. en kolay kilo verme ritmi ezan saatlerine uymaktır. yani yatsı ezanında yatar ve sabah ezanında kalkarsanız daha kolay kilo verirsiniz. tabii yemeğinizi de akşam ezanından sonra yememek kaydıyla.

bunlar benim kişisel uygulama, gözlem ve araştırmalarım sonucu ortaya çıkardığım bilgilerimdir. zira sağlıkçı değilim. dolayısıyla en başta dediğim gibi bir uzaman kontrolünde bunları uygularsanız arzu ettiğiniz sonucu almanız mümkün.

guvenle surebilecek yerin varsa bisiklet. hem temiz hava alirsin hem zamanin nasil gectigini anlamadan ter icinde kalirsin. havuza verecek paran varsa yuzme en iyisidir. vucuttaki butun kaslari calistirir, eklemlere zarar vermez. ama once bir doktora gorun bunlar bunyene uygun mu, senin icin sakincasi var mi onu ogren.

Beslenme kilo vermenin %60-70'dir. Yani yediklerinizde bir değişikliğe gitmeden pek bir şey beklemeyin. Spor ve düzenli uyku bu sürece yalnızca katkı sağlar.

işlenmiş Şekeri mümkünse yok et. ekmeği , böreği (karbonhidratları) azalt

Bol bol su iç

Sabahları minimum 1 saat yürüşe başla. O kilolar veriliyor. Ben de yürüdüm verdim. Yalnız ağzımdan kesemediğim için fazla olmadı.(16 kilo kadar verebildim)

Bisiklet falan hikaye. Tak kulağına müziği/radyoyu yürü. Müziksiz/radyosuz çok sıkıcı oluyor.

Bir de belli bir pistin etrafında dönersen sıkıcı oluyor. Ben hep sokaklarda yürüyorum. En az bir saat ayıracaksın ama.

evet mümkün.

bence çıkmaz.

hazır şey açılmışken alakalı bir soru da ben ekleyeyim. diyelim bir sırt çantamız var. standart boyutlarda. yanımıza bir de manuel mandalina'nın kabin boyu çanta olarak verdiği linkteki çantayı alsak. sırt ve kabin boyu çantanın ikisini de kabine alabilir miyiz? yoksa tek bir kabin bagajı hakkımız mı var?

soruya cevabım; bence çıkmaz. %94,66 girer kabine.

rynair gibi ucuz hava yollarından biri ile gitmiyorsanız, görevlilerin de size karşı uyuzluğu tutacak olmadığı sürece bir sorun çıkmaz.

soruya cevap: sorun cikmaz

kaynak soruya cevap :p
gozlemledigim kadariyla sikinti olmuyor thy ve pegasusta 2 ser defa gectim sorunsuz.
ozellikle pegasus da tamamen hosteslerin/gorevlilerin insiyatifine kalmis.
cantayi asiri doldurup sismesin dikkat cekme sikinti olmaz heralde

teşekkürler arkadaşlar.

@kısa bişey, yurtiçi uçuşlarda dediğini hemen her firmada denedim, sorun çıkmadı. yurtdışında henüz hiç denemedim ama.

Yurt dışında da sorun çıkmaz.

sorun çıkmadı.

hacı hiç mi açılmıyor yoksa açılışta bi hata mı veriyor.

hiç açılmıyorsa power kablolarını eksik takmış olma ihtimalin yüksek.
bi yerlere bağlanan fazlaca soket/kablo olduğu için atlamış olman olası, benim öyle olmuştu ilk açışımda.
sakin ol düzgünce tekrar aç kontrol et

Enerji geliyor ancak ekrana goruntu gelmiyor ve boot etmiyor.

Sakinim de ilgilenecek vaktim yok. Soyle iki saatim olsa anasini bellerim ben o bilgisayarin.

ifixit den bakarak tekrar yap

muhtemelen güç ünitesi ile anakart arasındaki ince bağlantı şeridini takmamışsındır, youtube'da hemen hemen her laptobun dağıtma toplama videoları var onlara bir göz at istersen.

Ekrana görüntü gelmiyorsa boot edip etmediğini anlayamazsın. :)
Ekrana (panel) giden soketi kontrol et. Ya temas yoktur ya da takmayı unutmuşsundur.. :)

Nabız çok hızlanınca aneorobik solunuma geçiyor vücut, dokulara yeterince oksijen gitmiyor ve yağ yakamıyorsun. Arkadaşının dediğini yap.

öncelikli konu beslenme, onu halletmeden tek başına spor düşünmeyin, ayrıca sağlam yağ yakıcı metotlar aranıyorsa tabata antrenmanına bakılabilir.

sadece kosarak 22 kilo verdim. gunde 10-16 km kosabiliyorsan en fazla bir ayda 3-4 kilo fazlaligin .mina bile korsun.

siri dediğin baya baya anlıyor bea,
onun haricinde direk dediğin gibi bişi yok sadece belirli komutları ses ile çalıştırabilen kütüphaneler mevcut, "ışığı aç" kapat vs gibi.

voice recognitaion diye aratırsan bir kaç kütüphane bulabilirsin, misalen en.wikipedia.org

ha birde şöyle bir kullanım var, sesi kaydedip google voice'e gönderip text olarak geri alıp geri dönen text'i daha önce tanımlanmış textler ile karşılaştırarak uygun gelen komutu çalıştırmak vs.

jasperproject.github.io
hackaday.com

bu iki projeye bakabilirsin bence, kullanılan kütüphaneleri istediğin dil ile kullanabileceğini düşünüyorum, wrapperları vardır

@selam
jasper'ı düşünüyordum ama raspberry pi gerektirmesi dezavantaj, diğeri de gerektiriyor; sonuçta her insana kendi uygulamamı kullandırmak için raspberry pi aldırmak mümkün olmaz ama bir bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon herkeste bulunuyor.

Pilin biraz dolmasını bekle.

koss portapro, geçen sene 80-100 lira aralığında bulunabiliyordu, şu anda bu fiyata alınabilecek en iyi kulaklık denilebilir; eğer türkiye'de fiyatları uçmuş ise amazon'dan da bu civarda fiyatlara getirtilebilir.

kur yüzünden bu fiyat aralığında iyi kulaklık bulman çok zor, özelllikle alçak frekansı şişirilmemiş kulaklıklar yüz dolara yakın fiyatlardan başlıyor. bu fiyata en yakın şu var www.dr.com.tr

spor salonunda kullanmak için almıştım fakat memnun kalınca günlük yolculuklarımda (otobüs-marmaray-metro) kullanıyorum. izolasyonu yeterli, ne eksik ne fazla, ses kalitesi ekolayzır ayarsız bile fena değil. midleri güçlü, basları dengeli, tizleri biraz geride. eğer audio technikanın tarzını seviyorsan (ki örnek verdiğin türler için iyidir) güzel kulaklık.

tabi japonya fiyatı 35 lira, yani aslında 35 liralık kulaklığa 110 lira veriyorsun, tr deki geri kalan herşey gibi...

edit: amazon.jp de 60 liraymış ya kadarda değilmiş =) www.amazon.co.jp

Koss Portapro açık yapıda bir kulaklıktır. Eğer açıklardan gidiyorsak Philips SHP9500'ü öneririm 100 lira bandına. Çok berrak ve dengelidir. Aha incelemesi www.kulaklik.web.tr

@jesterdvine açık yapıda kulaklık dışarıya ses veren, evde dinlemeye uygun oluyor, değil mi? öyleyse bana uymaz, metrobüslerde dinleyebileceğim bir şey lazım bana.

Bütçeyi biraz arttırabilirim, 150'ye kadar belki çıkabilirim.

Not: Xiaomi piston 3 uygun fiyatı ve incelemelerden aldığı yorumlarla aklıma girdi ama yine de önerilere açığım. Hiç olmadı 2 ay sonra alırım pahalı olanı da.

Oyun oynamıyacak isen aşağıdaki linkteki bilgisayara 8gb ram ve 250-500 gb ssd takarsan bayağı işini görür, 1000 lira daha az masraf etmiş olursun.

www.ucuzbudur.com

bu biraz bilinçaltı ile ilgili bir durum; bilinçaltında bastırılan duygular rüyalarda özgürce ortaya çıkabilir.

Ben her iki cinsle de görüyorum. Ama yüzde doksanbeş karşı cins ile gördüm.

Heteroseksüelim, bilinçaltı mevzuuna katılıyorum.

Normalde hangi cinsten hoşlanıyorsan onu görürsün. Deneyim istemek de ilginçmiş...

@bigbadabum : deneyimden kastım, bu tür rüyaları görmüş olmaktı. keşke hemen eleştirmeden önce bir kez daha okunsa duyurular...

Ne kastettiğini biliyorum zaten.

sigmund freud, rüyalarla cinsellik arasında kesinlikle bir bağlantı olduğunu söyler ama.. bilemedim.

Freud hakkında söylenen şöyle bir nükte vardır: Eğer rüyanızda kurabiye görüyorsanız, bilinçaltınızda seks düşünüyorsunuzdur; eğer rüyanızda seks görüyorsanız, bilinçaltınız kurabiye istiyordur.

Seks rüyaları çok sık ve tekrarlı görülen rüyalar kapsamında yer alıyor ama ekollerin çoğu bunları cinsellik olarak yorumlamıyor. "Kaçtığın bir taraf, kendini savunmasız hissettiğin bir taraf veya bütünleşmek istediğin bir tarafını görmek istiyor olabilirsin" diyorlar. 20'li yaşlar için aynı cinsle sevişmeli veya cinsiyet değiştirmeli rüyaları kendinin daha önce hiç keşfetmediğin bir yönünü keşfetmeye çalışma, yeni denemelere açık olma olarak yorumlayan bir güruh var.

Aynı cinsle yatma, akraba ile yatma gibi rüyaların çok sık göründüğünü, örneğin, kafadaki suçluluk hissinin ensest olarak rüyaya girebileceğini söylüyorlar bir kısmı.

Ama Freud'a ve aynı kafada olmasalar da benzerlerine göre homoseksüelliği belirten başka sinyaller olabiliyor. Örneğin, bir erkeğin rüyada kılıç ovması (tabii rüyanın geri kalanına bağlı olarak) kendi erkekliği ile barışık olması anlamına da gelebiliyor, başka penislere açık olma anlamına da. Çünkü kılıç çok net bir penis simgesi onlara göre, rüya içeriğe bağlı olarak çeşitli çeşitli yorumlanabiliyorlar.

Ancak homoseksüellerde bu tür rüyaların içeriği nasıl oluyor, bilmiyorum.

python resmi olarak androidde desteklenmiyor. nasil bir community'si var bilmiyorum. java disinda bir dil kullanmak istiyorsan scala'yi deneyebilirsin. scala'da jvm uzerinde calisabildigi icin dalvik vm'e cevrilmesi daha rahat oluyor.

Java disinda bir dil kullanirsan cesitli engellere takilirsin, her istedigini yapamazsin. @crucio nun dedigi gibi dalvik vm uyumlu olmasi olarak derlenmesi gerekli. C kullanabilirsin ama bu durumda da üretkenligin kisitlanir, cok zamanda az üretirsin cünkü donanim dökümantasyonlarina bogulman gerekli.

python ile web browser uygulaması olarak bir şeyler üretip bunu android ya da iphone uygulamasına çevirebilirsin.

www.blu-ray.com

buradan filmlerin bluray çıkış tarihlerini takip edebilirsin. bir filmin diski satışa çıkmışsa internete de düşmüş demektir.

şöyle çözümler işine yarıyor mu? kat.cr

@celeron işte o tarz değil benim dediğim. mesela orada eski, fakat yeni torrente düşmüş şeyler de geliyor.

couchpotato; üstüne tanımam...

eksisozluk.com

ben divxplanet'den bakıyorum genelde, bir filmin alt yazı indirme sayısı üst sıralara çıkmışsa durum anlaşılıyor.

cm browser kullanıyorum. flash/java gerektiren sitelerde ise puffin. opera kullanmayı 1 yıldır bıraktım. iyice batırdılar.

chrome.

Dolphin deneyebilirsin, ben memnunum.

trenle.

ek: tren kültürü bambaşka bir şeydir, insana çok büyük derinlik katar, hem de yataklı olanları tercih edilerek hem ulaşım hem konaklama işi de halledilebilir. Hatta tavsiyem 80 günde Devri Alem kitabının rotası takip edilerek oradaki ulaşım seçenekleri tercih edilmesi.

motor

ek: motorla yolculuk yapmak istiyorum çünkü :{ başka bi nedeni yok

sebep de yazarsanız harika olur. Para enerji spor vs...

Tren

trene biner giderdim ben yav. aracı kendim kullanmak istesem tır şoförü olurdum, günde 10 saat direksiyon sallayarak avrupa turu mu yapılır. hiç tarzım değil. tren iyidir.

sınırsız zaman ise en ucuz ve paramın yeteceği zamana uygun bir araç kullanırdım, motorsiklet olabilir ancak yorucu olur ve otel masrafı çıkarır, trende uyuyarak maliyeti düşürebilirdim. sanırım treni seçerdim.

Edit:eğer para daha büyük olsaydı araba derdim ve araba da ford mustang olurdu

otostop, tren, otobüs. tren demek kolay, sanki her yerde tren varmış gibi. balkanlarda mesela otobüs kullanmak çok daha mantıklı. avrupa'da da trenler uçaklarla kapışıyor fiyatta. tek bir yöntem olamaz yani. ama kesinlikle kendi aracımı kullanmazdım. ülkelerin aralç alma/almama politikaları, seyahat sigortaları, aracın bozulması, yolda kalması, benzini, cartı curtu, saçma yani.
bir de avustralyalı bir arkadaşım ingiltere'den başlayıp motorla avrupa turu yapacaktı, iskoçya'da motorunu çaldılar. otobüse binip geri döndü. böyle olaylar da var.

Dünya turu zaten bunların hepsini kullanarak güzel olur ki..

Rusya yı transsibirya expresi ile gezeceksin
Afrika yı pride of africa treni ile.

Uzakdoğuda hindistanda amsterdamda bisikletle

Bazenleyin motor kiralayacaksın
Bazen otomobil kiralayacaksın
Fas'ı deveyle , moğolistanı atla gezeceksin
İskandinavya yı helikopterle gezeceksin


Yürüyerek gezeceksen likya yolunda filan yürü ülke gezme,
Jan-jac russo 16 yaşındayken paristen romaya 3 ayda yürümüş. bi daha yürüyeni siksinler demiş.

Böyle bir soruya para sınırı koyamazsınız. Zaman sınırsız, mesafe 60.000km, bölge sınırlı değil (dünya turu olması açısından). Dolayısıyla parayı sınırsız kabul ederek sormanız gerekir. Zaten 20.000 TL, 40.000 TL'ye 'ye ne dünya turu? :)

Para sınırı koymazsanız cevabım otomobildir. Neden? İstediğiniz her yere gidebilirsiniz. Uçak, tren, gemi gibi sınırlı yollarda hareket etmez. Motosiklet ve bisiklete göre çok daha rahattır. Toplu taşımaya göre çok çok daha rahattır. Geze geze ve göre göre gidersiniz, yani sadece bindiğiniz ve indiğini yeri değil, aradaki yolları ve o yollardaki ilginç manzaraları da görürsünüz. Acil durumlarda içinde uyuyabilirsiniz. Ayrıca uçakla, trenle, otobüsle veya gemiyle dünya turu yapılmaz. Kafanıza göre hareket edemezsiniz bunlarla. Dünya turu bisiklet, motosiklet, otomobil gibi kişisel araçlarla yapılır. Bir de karavan konusu var tabii, o apayrı bir konu. :)

para konusuna gelince, 9 aydır güney amerika'yı geziyorum. bilet hariç (istanbul-sao paolo uçuşu) 2 bin tl fln harcadım. daha fazla değil. yolları otostopla gidiyorum, çok mecbur kalırsam en ucuz otobüse biniyorum, couchsurfing yapıyorum, workaway ile gönüllü projelerde çalışıyorum.

20.000tlye dünyayı gezerim yani. başkasını bilemem, ama ben gezerim. :D

bu arada ilgilenen olursa şöyle bir sayfam var:
www.facebook.com/GoneGirls

tekne ile tüm kıyıları gezmek isterdim.

zeplin

Tren-ucak-gemi karisimi.

motosiklet!!!
20bin yeter zaten yurtdisinda benzin daha ucuz. daguya gittigimi varsayiyorum.
mecbur kalmadikca kamp atarim, misafir olurum, bedava. sehirlerde isim az, daha ziyade ormanli yerlerden giderim, su bedava. az yerim, kendim pisirir yerim, neredeyse bedava.
motosiklet cunku motorla gezmeyi seviyorum.

Üniversiteye kadar olan sınavlarda zaten ikizlerin ikisinin de girmesi gerekiyor, o yüzden sahtecilik zor. Sonrasında da zaten aynı yolda değillerse (akademik kariyer vs) birbirlerinin yerine girmeleri zor, aynı yoldalarsa da yine aynı sınava gireceklerdir.

bunun için herhangi bir önlem yok maalesef,zaten olması da mümkün değil, biraz da insanlara güvenmek gerekiyor.

fotoğrafa bakıyorlar o kadar. ikiz olmayıp da başkasının yerine sınava girenler bile çok fazla.

kaslarla ilgili her şey geçer.. bir şekilde geçer. mafsallarına bir şey olmasın, tendonlarına zeval gelmesin yeter. tabii sen bu ağrının kaynağının ne olacağını nereden bileceksin? bilemezsin.
o yüzden formunu kontrol edecek birileri olsun yanında. boş barla başla, hareketi öyle olgunlaştır. formun mükemmele varınca maksimum tek tekrar ağırlığını falan bulursun, oradan yürürsün vs vs.. ama önce form.

misal ben ilk squatı 25 ilk dlyi 45 ile yaptım, hoş bir bacak ağrısı dışında sırtımda bir arıza yoktu ertesi günlerde.

squat yaparken ağırlığı bele değil de bacaklara vermeye çalışırsan daha rahat edersin, bacaklar güçlüdür çoğu şeyi taşırlar ama bunda da dizlere dikkat et. Ne kadar böyle söylesek de yanında hareketi doğru bilen birisi olsun.

yanlış yapmış olabilirsin, youtubedan mark rippetoenun videolarından formunu kontrol et.

bir çok değişken olabilir ayrı konu.

aslına bakarsanız, hamstring kasında da bir ağrı söz konusu. deadlift ya da squat'ta sırtımdaki kasları hiç mi kullanmamam gerekiyor? yani yanlış yaptığımdan emin olmak istiyorum çünkü hem aynadan kendimi izledim yan bakıştan. hem de salondaki hoca "evet böyle" dedi.

salondaki hocalara pek güvenmemek lazım. yani ben türkiyede pek güvenemiyorum. çünkü farklı farklı türleri var deadliftin de squatın da. ve spor salonlarında pek squat deadlift en azından serbest öğretilmez çünkü sakatlanması yaygındır ve risk almak istemezler.

sırt bel çalıştırmak için deadlift farklı, powerlifting için farklı, hamstring için farklı.

Soruna cevap vermeden önce deadlift-squat için bir uyarıda bulunayım:
bu iki hareket pek çok rahatsızlıktan/sakatlıktan seni koruyabilir ama doğru yaparsan. doğru yapmadığın takdirde spor hayatını bile bitirebilirsin. o yüzden youtube'da bolca video izle, rippetoe denmiş bence de iyidir.

sorunun cevabı:
ya olur mu öyle şey deadlift ensede başlar topukta biter. o aradaki bütün kasları da kullanırsın deadlift yaparken.

sağlam deadlift yaptığım günden sonra belimden topuğuma her yerim ağrıyor benim.

2 gün bekle, adam akıllı çalıştırmadığın kaslarının farkına varmışsındır. hamlıktan ağrıyordur yani onlar. 2, en kötü 3 güne geçer çok büyük ihtimalle. geçmezse endişelen.

rippetoe starting strengthte onlarca sayfa squatı anlatıyor.
anlayabildiğim en temel nüanslar şunlar:
hamstringin tamamen gerilmesi, göt yere en yakın konuma ulaştığında oluyor ya hani, o sinir doku ile kas doku arası koordinasyonun sağlanması için şart. kalkış için gücü o anda topluyorsun.
hamstringi daha iyi izole etmek için romanian deadlift çalış. gerçi hareket izole değil, ama işte hedef hamstring olacaksa romanian..
barı öne alma gibi varyasyonlara girme, halterin baskın ağırlığı ağırlık merkezini epey kaydıracak klasik squata göre.
klasik squat sırtında yükle aslında altındaki yeri ittiğin bir hareket, farklı bir açıdan bakarsan bu böyle. kendi hareketini stabilize etmeyi ne kadar iyi başarıyorsan o kadar kolay ve emniyetli olur.
bu yüzden;
vignette2.wikia.nocookie.net
bar bir dik doğrultuda yukarı çıksın diyorlar. muhtemelen haklılar.
vücudunun arkası en az dikkat ettiğin kısmı, sırtınla ilgili hiçbir fikrin yok aslında, bipedal hareket eden, omurgası dik, ellerini yürümekte kullanmayan bir kuyruksuz maymun olarak bütün bu anatomik altyapıyı göz önünde bulundurarak boş barla form mükemmelleştirmek lazım, kesinlikle zaman kaybı değil, ters bir hareket bütün gym maceranı rayından çıkarabilir, yapabileceğin sınırsız hareketten pek azını yapmana neden olacak sakatlanmalar yaşayabilirsin maazallah.

stronglifts 5x5teki eleman, mehdi de pek çok videoya sahip, yine meşhurlardan candito mu ne var, onların hareketlerindeki hataları gösterdikleri videolar da fikir verebilir, neyi yapmaman gerektiği konusunda. failed squat falan diye aratırsan snapcity yazarsan sürüyle hatalı squat/DL formu göreceksin :D
misal:
i.imgur.com

allah rahmet eylesin bu ablamıza.

normal. Alt sırt ve bacakalr ağrıyacak.

Hareketi doğru yaptıysan alışma, yapmadıysan sebebi malum.

Dunu aktif dinlenme ile gecirdikten sonra sadece hamstringlerde merdiven inerken tatli bir sizlama kaldi. bugun yine agirlik gunu. bakalim neler olacak?

susamlı sandviç arasında güzel olur diyorum, 3 vakte kadar çiftlikte tezgaha takılacaktır

dinozar noldu onun yerine dinocan mı geldi

@all girls dream öyle diyolla redditte gördüm ben de şimdi.

ankara'yı 68 yaşında hayalgüçsüz bir çocuk yönetiyor.

Aklıma hep bu geliyor: tinyurl.com

Estetiği geçtim verilen para halkın parası olduğu için sadece acıyorum. Yazık Ankara'da yaşayanlara.

Olaya esnetiklikten ziyade dunyanin varolusu gelisi gidecegi yon itibariyle bakiyirum. Dinazorlarin varolusu bile dini curutuyor gozumde. Ha o i.m. gokcek ise tam bir muhafazakar. Gelisime ve varolusa aykiri bi insan. Bu sebepten sadece komik geliyor ahval ve serait.

fotoğrafını gördüğüm dinazorlar ise estetik ve işçilik açısından transformars'a 10 kere 10 basar, ama niye dinazor onu bilemedim yine de eskisinden iyi bence, en azından biri gidip altında yazanları okurda belki arkeolog yada jeolog falan olur.

not: istanbulluyum

böyle opsiyonları olan alarm uygulamaları vardır. Kesin birileri düşünmüştür yani.

Analamadım bildiğimiz mp3 dosyasının mı çalması gerekiyor ?
Android için alarm ayarları ses tonu mu ne oradan müzik galerisinden seçiceksiniz. Şarkının telefonda kayıtlı olması gerkeiyor tabi.

Iphone içini de aynı şekilde, itunes dan alınan herhangi bir şarkı olur.

@liriamer, o şekilde sadece tek şarkı seçebiliyorsun ve her sabah aynı müzikle uyanıyorsun. ben istiyorumki otomatik olarak radyo başlasın ve ben ayaklanana kadar farklı farklı müzikler çalsın, uykum açılsın.

gezegen olan pluton'un dediği gibi bu işi yapan bir alarm uygulaması buldum sanırım şuan onu indiriyorum. deneyeyim bakalım istediğim gibi miymiş.

tunein radio'da alarm olarak radyo istasyonu seçebiliyorsun, tam olarak istediğini yapabilirsin yani.

Böyle otomasyonları androidde tasker ile yapabilirsin. Biraz incelemen lazım ama

@elon; evet söyledikten sonra baktım öyle bir özellik varmış fakat ekran kapanırsa alarm çalmıyormuş, sabaha kadar açık kalması gerekiyor ekranın. çok saçma.

play.google.com

şunu denediniz mi? ben denemedim :)

@amroth; evet tam olarak istediğim buydu, denedim ve çalışıyor :)

aynanın karşısına geç ve defalarca kendine yap sunumunu.
bir müddet sonra sunumun kusursuza yakın olacağından senin de kendine özgüvenin gelecek ve rahatlayacaksın.

ben eskiden öyle yapardım YK'ya yaptığım sunumlarda. şimdi neredeyse sadece yazarken okuyorum.

dideral. sabahta sormuştu biri

evde sürekli sürekli tek başına prova edilirse, her ne kadar gerçek sunum başında sıkıntılar olsa da sunumda bir süre sonra rahatlama geliyor, zaten olaya da hakim olduğunuzdan gerisi geliyor yani kısaca çok endişeleniyorsanız prova yapın; sunum başlayınca biraz bocalayabilirsiniz heyecandan ama o durum geçici oluyor, 3-4 dakika sonra konuşmaya da alışınca rahatlama oluyor.

ilk o 5 dakika falan elin, sesin titreyecek eğer çok tecrübeli değilsen. ama sonrasında alışıyorsun. bunu aza indirmek istiyorsan pasiflora iyi bir çözüm. birde sürekli tekrar yapmak da fayda var.

1) yaptıkça azalıyor.
2) kendine güvenmen lazım.
3) nefes egzersizleri
4) konuşma sırasında gerginliğe sebep olan ancak sunumun da yapılması zorunlu şeyleri olan bazı hareketleri ufak tricklerle kaçak köçek yapmak filan.

ilaç kullanımını ilk defa duyuyorum ve çok saçma geldi şu an nedense. :)

etki sadece fiziksel oluyor, hiç psikolojik değil.

aşırı kendimden emin ve ne söylemem gerektiğini unutmadan konuşuyorum.
sorulara doğru düzgün eksiksiz cevap veriyorum.

ama aşırı kalp ritmi bozukluğu (hatta göğüsün üzerinden belli olduğunu düşündürecek kadar),
''kafada kızarma'',
ellerde ve bacaklarda titreme,
bi de ses tonunda ergenliğe geri dönüş yaşanıyor.
semptomlar bunlar.

edit: buna sosyal anksiyete deniyormuş.

buna sosyal anksiyete denmiyor.

Topluluk içinde çekinmediğiniz yani sizin tarafta olan biriyle sık sık göz teması kurup arada heyecanlandıkça ona bakarak anlatın

Abi işe yaramaz. yani kompleks uygulamalar geliştireceksen işe yaramaz. visual studio'da ant ile geliştirme ortamı var, yalnızca html/css/javascript bazlı geliştirme yapabiliyorsun. onun dışında bir şey yapamıyorsun, şöyle ağız tadıyla java code yazamıyorsun.

eğer hız ise derdin eclipse kurabilirsin. nispeten daha hızlı. ben de aynı sıkıntıyı çekiyorum.

Xamarin'i bir inceleyebilirsiniz, iki platforma da çıkarıyor ama tuzlu.

android studio eclipse'ten cok daha hizli. eger yavas geliyorsa muhtemelen android studio'nun hafiza ayarlari bozuktur. studio'nun vm.options larindan daha fazla hafiza vererek sorunu cozebilirsin. ben ayni anda 3 adet gayet de buyuk proje aciyorum hic de takilmiyor.

android için c# ile zorlamak çok verimli olmaz; ayrıca Eclipse için kim bozuk dediyse pek Eclipse ile çalışmamış sanırım; en stabil ide diyebilirim; sabah akşam açık kalsın çalışmaya devam ediyor; Android Studio'nun baz aldığı intelj'i gün içinde kapatıp açmak gerekiyordu sağlıklı çalışması için, Android Studio'da ne hale getirdiler bilemem. Ama kod yazma kolaylığı konusunda Studio çok daha konforludur.

Son not: android geliştirme'de hız arıyorsan ubuntu, mint gibi linux ortamlarında geliştirme yap; windows'a göre %20 performanslı diyebilirim.

çünkü çoluk çocuk izliyor onu.

Giydiği pantolon görünümlü tayt aslında, büyüdükçe esniyor haliyle.

Çok esnek bir kumaştan yapılıyor sanırım. Ben hulk olsam esneyen bir şey giyerdim içime.

31.media.tumblr.com

stan lee'ye sormuşlar şöyle açıklamış:

VF: Did you ever try to make sense of the Hulk’s magical purple pants? Why did they always conveniently remain intact while the rest of his clothes were ripped to shreds?

Stan Lee: I just figured that Bruce Banner had probably been a friend of Reed Richards [Mr. Fantastic from the Fantastic Four], and Reed had given him some elastic trousers. There’s an explanation for everything, but you may not be technically advanced enough to follow me on all of this.

hoca da durur mu yapıştırmış cevabı: kazanın doğurduğuna inandın da, öldüğüne neden inanmıyorsun?

kocaman yemyeşil bir şey mi görmek istiyorsun dostum?

dünya ONA hazır değil.

@rygard
çoluk çocuk değil bildiğin koca koca adamlar kapısında kendilerini kaybetmiş bir şekilde bekliyorlar.

konun uzmanı değilim ama her durumda konservatuvar bir okuldur, mujdat gezen akademisi gibi yerler daha çok kurs, dershane seviyesindedir diye düşünüyorum, sektördeki konservatuvar mezunu ve diğer bu tip kursları bitirmiş sanat insanlarını karşılaştırarak sonuca varabilirsiniz en azından.

Savaşa ,gerilime hazırlık sahnelerinin arka plan sesi gibi .Olmaz .

gayet güzel olur.
birincisi eski melodim ikincisi de şimdiki melodim.

bir ara da şunu kullanmıştım
www.youtube.com

"oha klişeyi kes" derim. ama içimden. sonra usulca yanaşıverip siz de mi star wars hayranısınız :)))) derim

ikincisini bilmem ama ilkini duyduğumda "jedi mi lan o " derim.

imperial march çok fazla insan tarafından kullanıldığı için fazlaca yanlış alarm oluyor.

ben şunun kendi yaptığım bir mixini kullanıyorum www.youtube.com

benim öyleydi yıllar önce. sokakta çalarsa falan tuhaf bakıyor veya gülüyordu insanlar. ama şimdi olsa yapmam, çok kişi kullanıyor bir güzelliği kalmadı.

konudan bağımsız olarak marş bangır bangır çalarken evde uygun adım yürüyoruz. çok fena gaza geldik. derken alt komşu geldi. elli küsür yaşında bir amca. o da katıldı. böyle absürt ama bir o kadar da neşeli bir görüntü yok. şimdi çay içiyoruz.

birden ne güzel şeylere vesile oldun evliya çelebi gibi adammışsın harbiden.

star wars filmlerini izleyip, star wars hayranı ise saygı duyarım ama star wars popüleritisini kullanıp bundan kendine elitlik çıkarmak isteyenler ile elbette dalga geçerim. Bir şeyi sevmekle, ilgi duymakla iş bitmiyor; sonuna kadar o konu hakkında bilgi sahibi olmak da gerekli.

superonline fiber bunların dışında gsm ve uydu anteni alternatifleri de var ama bunlar hem pahalı hem de kablolu kadar performanslı olmayabilir.

ben unutkanlık yapar diye biliyorum.

hiçbir sıkıntı olmaz aksine beynin şekerli ve unlu karbonhidratlardan dolayı uyuşukluğu gider.

Tahıl ve bakliyat kaynaklı karbonhidrat gereksiz, arada sebze yiyorsan yeter.

eksisozluk.com

Bulgur az da olsa tüket bence yeşil mercimekli bulgu pilavı yapabilirsin mesela protein açısından zengin lifli bi öğün olur. Ama kurubaklagiller mutlaka tüketilmeli. Mercimek ve nohut en azından. Çünkü fasülye şeker açısından zengin diye biliyorum ama özellikle yeşil mercimek, nohut, kuru börülce çok yararlı bence vazgeçmemelisin.

glukoneogenez sayesinde yediğimiz tek karbonlu yağ asitlerinden (propionail koa içerir), keton iskelete sahip aminoastlerden vücut her türlü glukoz sentezler dolasıyla hiç karbonhidrat almasan da vücut kullanmak üzere çok güzel kendi yakıtını oluşturur.
karbonhidrat almazsan ölmezsen, yeterli karbon iskeletine sahip besin almazsan ölürsün.kaldı ki kurubaklagillerde de karbonhidrat var zaten, karbon iskeleti de var.

Bir şey olmaz. Lif alımın devam etsin ve sağlıklı yağ alımını yeterli tut ama.

ben Gazi'de tezsiz olarak yüksek lisans yapıyorum, ales şartı istediklerini hatırlıyorum. genelde özel üniversiteler ales istemiyorlar tezsiz için, bu durum üniversitenin inisiyatifine bırakılmış sanırım.

gardan çıkmadan önce maltepeye nasıl giderim diye sor askeri malzeme satan bi alt geçitten geçip gmk bulvarına çıkacaksın, sola yürüyerek ankaray(metro) tabelası göreceksin, içeriden tek basımlık kart alıp aşti yönüne bineceksin :)

en kolay taksi ile olur. 15-20 tl yazar. normal trafikte 10 dk. surer.

edit: alt gecit kapali.

celal bayar çıkışı kapalı diye biliyorum gmk gar arası da mı kapalı? :/ abi asker çarşısı kapatmazlar o iki çıkışı gibi geliyor ama eminsen öyledir

teşekkürler.

gar çıkışından çık. dumduz karşıya doğru yürüyeceksin. ulus metrosu var. sağda kalıyor. sor yine de. orası dört yol. karıştırabilirsin.

metroya kızılay yazan tarafa biniceksin. iki durak sonra kızılayda in. ankaray yazan oku takip et. ankaray metrosunda aşti tarafına bin. son durak aşti, otogar zaten.

birileri sor. yardımcı olurlar mutlaka :)

taksiye para vermektense bu şekilde gitmek daha ucuz. 40 dk falan sürer toplamda.

En temizi tandogan ya da maltepe metrosuna yuruyup ankaray ile gitmek. Alt gecit kapaliysa tandogan metrosuna yurumek daha kolay olabilir.

gar'dan maltepe metrosuna giden asker çarşısı geçidi artık yok, köprünün altından dolanıp tandoğan metrosuna yürümen gerekiyor bu da tahmini 10-15 dk sürer.

ipad'in ekranıyla kindle fire ekranı arasında çok fark olacağını zannetmiyorum. kindle fire'da okumak gözünüzü yormuyorsa ipad'de de yormaz.

ama film atmak, döküman depolamak sıkıntı. dropbox falan yardımcı bu konularda.

eyyorlamam bu kadar :)

tabii ki ipad daha iyi fakat, kindle fire'a android market yükleyip android tablet haline getirebilirsin, en azından fire'ın bazı kısıtlamalarından kurtulursun.

eğer tam zamanlı çalışanlar düşünmüyor isen, yani tüm işi home office elemanlara yaptırmayı düşünüyorsan, işin toplam süresi üzerinden her bir eleman her ay en az 3000 lira ister, 5 kişi ile 3 ayda bir proje çıkarabildiğin gibi; 2 kişi ile de 6 ayda bir proje çıkarabilirsin hatta bir kişi ile bütün projeyi çıkarırsın ama o bir kişi proje bazında en az 20 bin lira ister diye düşünüyorum ki bunlar en az ücretler; yaptırdığın uygulamayı kullanan sayısına göre fiyatlar yükselir; yani sadece amatörlerden kurulu bir ekiple bu işi bu maliyetlerde çıkarabilirsin ya da gidersin bir teknoente bir şirketle görüşüp bu fiyatların biraz daha üzerinde teklifler alabilirsin;

en son ihitmal, bunda maliyet sıfır ama zaman maliyeti devrede; oturup her gün 2-3 saat çalışarak 6-7 ayda android öğrenip kendin de uğraşa uğraşa ortaya bir proje çıkarabilirsin.

Programlama konusunda kendime pek güvenemiyorum maalesef, ancak dediğiniz ücretler de çok fazlaymış :( velev ki oyun tutmadı feci zarara sokacaktır beni. Ben iyisi mi mevzuyu tekrardan bir düşüneyim, bir bilene danışayım ayrıntılı fiyat çıkartsın bana.

Yok bee, daha neler. Bira gibi bi oturusta 5-6 tane icilen bir icki degil ki bu.

günde 8'den aşşağıya bira içmiyorum fotoğraf atayım diyecem ama olmayacak, alkol seni şişmanlatmaz. sen içerken yiyorsan bu sıkıntıdır. yoksa gir bir meyhaneye rakısını haydariyle götürenler zımba(yaşına göre sigara lastiği) gibidir. alkol kilo aldırmaz!

alkolün kendisi değil de, yanında yediğin şeyleri bağladığı için, o yediğin şeyleri normalden daha fazla tutuyor vücut.

50 cl bira 300 kalori. votkada daha az ama yine aynı etki mevcut.

Alkol giren vücuttaki hücrelerin yapısı bozulduğundan ve işlevlerini sağlıklı yerine getiremediklerinden, normalde senin vücudun yağ yakacak ve zayıflayacak bile olsan bunu gerçekleştiremezsin.

Aldığın kalori miktarından daha önce, önemli olan hususun temeli budur.

alkolün yapısı şekerle hemen hemen aynıdır yani şeker yediğinde vücutta ne tepkimeler oluyor alkolde da aynısı olur, kısaca kan şekerini yükselterek her türlü göbek yapar.

Alkol içeren içecekler yüksel kalori içeren içeceklerdir, siz günlük kalori limitinizi aştığınızda vücut o kalorileri şeker ve yağ olarak depolar. Vücut kalorinin nereden geldiğine bakmaz, vücut için işe yarar mı yaramaz mı diye bakar. İşe yaramıyorsa depolama şekline göre işlem görür karaciğerde, alkol de bu işleme maruz kalır. Alkol de vücuda girince şekere dönüşür, o da her şeker gibi aşırı tüketimde yağa dönüşür. Dünya üzerinde yağlar dışında ne yerseniz yiyin ne içerseniz için, limiti aşarsanız veya insülin direnciniz varsa şekere ve yağa dönüşür. Yani siz pilav yeseniz de vücutta aynı işleme maruz kalır vodka içseniz de. Vodkanın tek farkı, muhteviyatındaki maddeler vücuda yabancı olduğu için toksik muamelesi görür, vücut onun için de sisteme su bırakarak atma yoluna gider. Durum bu. Yanında yediğiniz şeyler ekstra kalori alımına girer.

ikisi de şarj süresi açısından sıkıntılı.
lg'nin tabi ki donanımı ve ekranı çok daha iyi. tasarım olarak da hakeza.

ama nexus5'in stabilliği de efsane.

@teritori peki bu ayarda hangi markayı önerirsin?

ben lg g3 kullanıyorum şarj sıkıntı vs yok. nexus için yazılımsal sorunlar yaşadığını duyuyorum.

lg g3 32 gb tavsiye ederim.

Nexus 5 in bataryasi yaprak gibi. 3 saat ekran acik kullaninca batarya bitiyor. Lg g3 nasildir bilemem. Ki nexu5 2013 de uretilmis bir telefon.

ben aslında nexus'u tercih ederim ama sanırım g3 ile aralarında ciddi bir fiyat farkı yoksa g3 alırdım.

ha yok aralarında 400-500 lira varsa nexus'a yönelirdim.

lg g3 bi kaç ince ayarla sarjını uzun süre götürebilirsin 32 gb versiyon

yazılımdan dolayı nexus almana gerek yok cyanogenmod aosp var

ben olsam g3 alırım.

g3. root atıp greenify ile şarjı %20 artıyor.

android'de nexus harici telefon almak gerçekten saçma, çünkü diğer tüm telefonlar %100 android sayılmaz, bir nevi modifiyeli android denilebilir; şu an iphone'ların android'de karşılaştıralabileceği tek seri nexus'dur.

yeni zelanda kesinlikle, kanada'nın 15-20 yıl içinde amerika'nın dibinde olmasının dezavantajlarını yaşayacağını düşünüyorum, gerçi küresel ısınma ile kuzey bölgeleri daha yaşanılabilir olacakmış ama işte bu durumda amerika'dan büyük bir göç dalgası kanada'nın yapısını bozabilir; tabii bunlar hep tahmin.

oha hepsini secebiliyor muyuz?
yasamadim ama ucu de olur. siralamam su sekilde olurdu...

1- kanada
2- avustralya
3- new zealand

hiçbirine gitmedim ama böyle bir imkanım olsa bir saniye düşünmeden kanada derdim.

avustralya ve yeni zelanda bana çok "uzak" geliyor. şu anlamda uzak, dünyanın geri kalanından uzak. etrafında güneydoğu asya ve uzakdoğu ülkeleri var. ilgimi çeken yerler değil. yani dünyanın bir anlamda sktir edilmiş yerinde gibi geliyorlar bana. o yüzden sevmiyorum pek. bir de böcek örümcek falan var hiçbir şeyden korkmadığım kadar korkuyorum ben onlardan. gerçi koala da var ama olsun evde beslenen bir hayvan değil sonuçta kendine faydası yok pezevengin bana ne faydası olacak, varsa var.

öte yandan kanada, amariga'ya çok yakın. soğuğu severim. buz hokeyini çok severim. dağı tepesi doğası güzel. iklimi benim için gayet güzel. insanları medeni. büyük bir ülke olmasına rağmen nispeten güvenli. abd, fransa ya da ingiltere'de kendimi çok güvende hissetmem mesela ama kanada öyle değil.

off tabii ki kanada ne anlatıyom ben.

yeni zelanda.

avustralya.

gelecek. güneş gibi doğacak. 1le 2 arasında ne fark var sevgili cinyıs ?

sağ taraf cam kenarı alırsanız, araba ışıklarından daha az etkilenirseniz.

çok ciddi ssoruyorum ben ama. ikinci sırada gittiniz mi hiç geldi mi yani, ama önümüzde yaslanan birinin yaslanma şeysi var.

en arka tarafta koltuğu yatırabiliyorsun,kimse olmayabiliyor.

ama ille 1-2 diyorsan aralarında fark yok

cam kenarı evet ama ikinci sıra?

otobüs full dolu baktım netten.

12 ya da 16 No'lu koltuklar tercihim :))

otobüs bomboş olsa bile 43 ve 46 numaraları alacaksın. yani en son sıranın cam kenarları. daha geniş oluyo ve koltuğu istediğin gibi yatırıyosun.

yani? ikinci sırada gittiniz mi yani anlamadım ben :(

yahu aldım artık durumum ne olacak onu bi söyleseniz...

bu otobüs geniş koltukluymuş zaten rahat hat diye bişey, ama ikincisi sıra of.

ilk beş sıra komple ışık alır.

aynı ışık gelmez de rahatsız eder. bundan sonra orta kapının az gerisinde sol taraftan al.

@zgrydn tam da orası boştu, ama almadım neden çünkü satan görevli arka daha havasız motor sesi bilmem ne olur dedi, kandırdı beni resmen evet.

bundan sonra otobüs mü hayır, ama son anda da uçak biletleri çok pahal oluyor napalım.

En iyi koltuk 10f.

herkes de en iyi koltuk uzmanı oldu bu gece. ışık gelmez diyen bir kişi yok.

bence ilkindeki gibi olmaz, koltuk olacak önde. ilk sirada kabak gibi camin karsisinda kaliyosun :)
bir de su göz bantlarindan alsaniz?

@painted bird, dimi ya saol valla, evet onu da yanıma alıyım, oldu.

otobüs fobim varmış benim haberim yokmuş. sonucu burdan bildiricem, herkese teşekkürler.

evet 2. sıraya aynen 1 gibi ışık süzmesi gelir.3.sıraya kadar bu ışık rahatsız edici olabilir.

ışık gelmez kardeş, ben yaptım o şekilde bir yolculuk rahat ol.

Orta kapının önündeki koltuk tercihim,arka taraf boş olduğundan kimseye rica etmeden sonuna kadar yatırabiliyorsun,cam kenarı+yastık olunca da süper geçiyor yolculuk.

rica ederim :) o uyuma banti mi neyse iste onu alirsan istedigi kadar gelsin isik. yolclugun rahat gececek emin ol. sikma canini

www.google.com.tr

bunlardan al bence

özçekim yaparken tank kapağı düştü diye bir şehit verdik birde helikopter mi kaybedeydik bu gamalistlerde heç akıl yoğ!!! birde içi boş sanduka-takke-külah, oradaki lojistik ekipman falan helikopterle baya zor sürerdi, pkklılarla birlikte pikaba yükleyip topuklamışlar işte...

Bu sorunun bir benzeri Gandalf'a da soruldu; yüzüğü neden kartallar Hüküm Dağı'na götürüp atmadı da el kadar Hobbit'e yüklediniz tüm işi dediler ama o da cevap veremedi.

o kadar adam bunu düşünmüştür muhtemelen; ama o kadar adamın iyi niyetinden şüphe ettiğimden soruyorum ya bu soruyu.

Sebep aslında bir ev taşımaktan daha basit bir olayı abartılı hale (operasyon) düzeyine çıkarmak. Bir de oranın yıkılması işi var tabi onu da unutmamak lazım.

Helikopterler bakımda o yüzden

çünkü helikopterler, gerekli silahlar olduktan sonra düşürülebilir bir şey. risk yani.

bu arada gandalf'a laf gelmiş. konuyu daha önce açıkladık :

www.eksiduyuru.com

hobbit olmasının da sebebi var. yüzüğün gücüne en iyi karşı koyabilen ırk bunlar. boromir'in bile ne hale geldiğini gördü bu gözler...